Gebelikte genetik tarama testlerin esas amacı Trizomi 21,18, 13 veya cinsiyet kromozomlarındaki genetik bozuklukların (Turner sendromu (45, X),Klinefelter sendromu (47, XXY),Triple X sendromu (47, XXX) ve 47, XYY sendromu (47, XYY) gebeliğin erken döneminde tesbit edilebilmesidir.
Down sendromu (Trisomi 21 olarak da bilinir) gebelikte görülen ve yaşamla bağdaşan, önemli fiziksel ve zihinsel sağlık sorunlarına ve sakatlıklara neden olan tedavi edilemez bir genetik bozukluktur. Down sendromunun insanları etkileme şekilleri büyük farklılıklar içerir. Bazı kişiler ciddi şekilde etkilenirken, diğerleri hafif sorunlar yaşar ve nispeten normal yaşamlar sürdürebilir. Bir bebeğin ne kadar kötü etkilenebileceğini tahmin etmenin hiçbir yolu yoktur.
Gebelik genetik testler ile, gebeliğin erken döneminde genetik sakatlığın tanısının konulması, ailenin duruma erken uyum sağlaması ve gerekirse gebeliğin sonlandırılması kararı alması için önem taşır.
Gebelikte genetik tarama testleri ile ilgili merak ettiğiniz soruların yanıtlarını bu yazımızda bulabilirsiniz.
Gebelik öncesi genetik tarama testleri anne adaylarına, gebeliğin sağlıklı yada problemli devam ettiğini göstermek için önerilir. Bu testler hamilelik sırasında Down sendromu, diğer trizomiler için test edilme ve erken tanı koyma olanağı sağlar. Bir anne Down sendromlu bir bebek taşıyorsa, gebeliğin sonlandırılması veya devam etmesine kararı verebilir.
Gebelik devam edecekse Down sendromlu bir çocuğun testlerle erken tanısı ile aileye yaşamlarını planlama fırsatı sunar.
Gebelikte genetik tarama dört kategoriye ayrılır:
Ultrasonografi tecrübeli kullanıcıların elinde erken dönemde fetal kalp anomalilerin ve kromozomal bozuklukla ilişkili diğer anomalilerin tesbiti ile genetik bozuklukların erken tanı alması konusunda yol göstericidir. Ultrasonografi deki şüphe üzerine direkt tanı testine gidilerek tanı konabilir.
Ebeveynlerde kromozomal bozukluklar için taşıyıcılık tanısı konulmuşsa gebelik öncesi danışma ile gebelikte oluşabilecek anomaliler veya genetik bozukluklar konusunda farkındalık gelişir. Probleme yönelik erken genetik tarama testleri ile erken tanı konur.
Gebelikte sık olarak annenin kanındaki, idrarındaki veya bebeğin ultrason taramasındaki işaretleri ölçen testler kullanılır.
Bu genetik tarama testleri;
Genetik tarama testleri, down sendromlu vakaları gözden kaçırabilecekleri ve ayrıca bebekleri Down sendromundan etkilenmeyen bir dizi kadına yüksek riskli test sonuçları verebildikleri için mükemmel değildir. Bu nedenle, bu tarama testleri kullanılarak yüksek riskli olarak tanımlanan gebelikler, Down sendromunun teşhisini doğrulamak için amniyosentez veya CVS kullanılarak daha fazla tanı testi yapılmasını gerektirir.
Doğum öncesi genetik tarama testleri önemli bir katkı, kan örneklemesine dayanan invazif olmayan prosedürlerin uygulanması olmuştur. Doğum öncesi genetik tanı testi olarak sağlam fetal hücrelerin anne plazmasında mevcut olduğu bulunmuştur. Prenatal tanı için etkileri olan yöntemin temel sınırlaması, anne dolaşımındaki sağlam fetal hücrelerin düşük konsantrasyonudur. Anne kanında hücresiz fetal DNA'nın (cffDNA) tespiti ile yeni bir non-invaziv prenatal test (NIPT) çağı başlamıştır.
Genetik tanı testleri arasında Down sendromu, Edwards sendromu, Patau sendromu, Cinsiyet anomalileri ve delesyon sendromları ile ilişkili anormal kromozomlar tespiti için kullanılan genetik TANI testleri mevcuttur. Bunlar 2 ana girişimsel teknikle yapılır.
Bu testlerin her ikisi de annenin karnına iğne batırmayı gerektirir ve düşük yapma riskini artırdığı bilinmektedir. Bu nedenle testler tüm hamile kadınlar için uygun olmayabilir.
Anne kanında serum testleri ilk trimester taraması, üçlü test, dörtlü test ve beşli testi içerir. Birinci trimester ve ikinci trimester taramalarını entegre, sıralı veya kombine tarama protokolleriyle birleştirme seçeneği de vardır. Bu, tek adımlı bir taramadan daha yüksek bir doğruluk oranı sağlar.
Anne kanı standart bir kan alım işlemi ile alınır. Anne kanı serumunda alfa-fetoprotein (MSAFP) gebelikle ilişkili plazma proteini-A (PAPP-A) serbest beta-insan koryonik gonadotropin (beta-hCG),inhibin A ve konjuge olmayan estriol seviyeleri ölçülür.
İlk üç aylık dönem taraması için birkaç seçenek vardır. Anne serumundaki belirteçler tek başlarına veya bir ense kalınlığı ölçümü ile kombine halde ölçülebilir. İlk trimesterde ölçülen maternal serum belirteçleri PAPP-A ve serbest beta-hCG'dir. Ense dokusu kalınlığı, ultrasonun ölçüm işlevi kullanılarak bebek baş popo kesitinde ölçülür. Ultrason sırasın baş popo uzunluğu olan CRL de kayda geçilir. İkili test ölçümünde ek olarak nasal kemik varlığı ultrason ile kontrol edilir.
Down sendromu yüksek hCG ve düşük PAPP-A ile ilişkilidir.
Artmış bir ense kalınlığı, anöploidi için yumuşak bir belirteçtir ancak tanısal değildir. Küçük veya eksik burun kemiği ve kalp kusurları gibi diğer anatomik anomaliler de olası anöploidinin göstergeleridir.
İkinci trimester serum tarama seçenekleri üçlü, dörtlü ve beşli testlerdir. Beşli test ülkemizde henüz kullanımda değildir. Ek olarak, entegre test, aşamalı test ve birinci ve ikinci üç aylık tarama testlerini içeren kombine testler vardır.
hCG, MSAFP ve konjuge olmayan estriolü ölçülür. Down sendromu, düşük MSAFP, düşük estriol ve yüksek hCG ile ilişkilidir.
hCG, MSAFP, inhibin A ve konjuge olmayan estriolü ölçülür ve özellikle ikinci trimestere kadar ilk doğum öncesi muayenelerine gelmeyen hastalarda yararlıdır.
Down sendromu, düşük MSAFP, düşük estriol, yüksek hCG ve yüksek inhibin A ile ilişkilidir.
Entegre tarama testi, birinci trimester taraması ile ikinci trimester dörtlü taramasının sonuçlarının ikinci trimester taramasından sonra verildiği tek bir kombine sonuçtur.
Kademeli test, birinci ve ikinci trimester taramalarını birleştirmesi açısından entegre test gibidir. Ancak hastalara ilk üç aylık tarama sonuçları erken verilir. Birinci trimester taraması pozitifse hasta doğrudan tanı testine gidebilir ve bu noktada aşamalı taramaya son verilir. Birinci trimester taraması negatif olan bir hastaya sonuç bildirilir ve ikinci trimester dörtlü taramaya devam edilir.
Koşullu tarama, hastalara ilk trimester taramasından sonraki sonuçlarını verir ve hastaları düşük, orta ve yüksek riskli gruplara ayırır. Düşük riskli başka testler yapılmaz ve yüksek riskli teşhis testleri sunulur. Yalnızca orta riskli gruplar ikinci trimester dörtlü taramaya tabi tutulur.
Beşli test hCG, MSAFP, inhibin A, konjuge olmayan estriol ve hiperglikosile hCG'yi ölçer. Ülkemizde kullanım alanı bulmamıştır.
Anne kanında hücresiz fetal DNA'nın (cffDNA) tespiti ile yeni bir non-invaziv prenatal test (NIPT)) çağı başlamıştır. Apoptoz sırasında cffDNA'nın büyük bir kısmının anne kan dolaşımına salındığı gösterilmiştir. Dolaşımdaki fetal hücrelerden izole edilen DNA'nın aksine, cffDNA aslında plasental orijinlidir. cffDNA konsantrasyonu sağlam çekirdekli kan hücrelerinden elde edilen fetal DNA konsantrasyonundan neredeyse 25 kat daha yüksektir.
Benzer hacimde anne kanında cffDNA kullanıldığında fetal DNA ile çalışmak için daha kolay, daha az emek yoğun ve daha az zaman gerektiren bir yöntemdir. Mevcut fetal DNA prosedürleri modern moleküler teknolojiler (örneğin, yeni nesil dizileme (NGS-next generation sequencing)) olmadan gerçekleştirilemez. Bu nedenle cffDNA tabanlı NIPT 2011 den Avrupa, Amerika ve dünya da yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Gebede kanser, fetoplasental mozaisizm veya eşi ölüp kaybolan ikizler gibi biyolojik nedenler NIPT için yanlış sonuçlar vermesine neden olabilir.
Fetal DNA testi, Patau, Edwards ve Down sendromları için geleneksel taramanın yerini alabilir. Buna karşın fetal DNA testinin tanısal bir test olmadığı ve herhangi bir anormal sonucun varlığı için invaziv testlerle (amniosentez, koryon villus örneklemesi) doğrulanması gerektiği unutulmamalıdır. Feta DNA testlerinin yaygın kullanımı invazif prenatal tanı işlemlerinde bir azalmaya yol açmıştır.
Fetal DNA testinin tek gen bozuklukları olan monogenik bozukluklar tanısında ise zayıf kaldığı düşünülmektedir.
Anne kanından fetal DNA testi yaptırıp yetersiz numune nedeniyle sonuç verilemeyebilir. Bunun sebebi örnekte fetal DNA izole edilemeyişidir. Tekrar numune alınarak test tekrarlanır. Sonuç alınırken DNA fraksiyonunun bilinmesi önem taşır. Sonuçlar düşük yada yüksek risk olarak verilmektedir.
Gebelikte genetik tanı testi olarak amniosentez ve koryon villus örneklemesi kullanılmaktadır.
Pek çok kadın, doğmamış bebeklerinin sağlıklı olduğundan emin olmak ister. Yaklaşık 16 haftalık gebelikte gerçekleştirilen ikinci trimester (3 ay) amniyosentez en sık kullanılan girişimsel yada müdahaleli testtir. Amniyotik sıvının bir örneğini almak için karından rahime bir iğne sokulur. Erken amniyosentez ise15 haftadan önce yapılabilir.
Fetüs iki katmanla çevrilidir. Bu katmanlar dışta koryon zarı ve içte amniyon zarıdır. Amniyonun içinde, amniyotik sıvıyı içeren amniyotik boşluk bulunur. Erken gebelikte amniyon ultrasonografik olarak ince bir çizgi olarak görülebilir. Gebelik yaşı ilerledikçe, amniyon genellikle 12 ila 14 hafta olan koryonik boşluğu tamamen kapatır.
İkinci trimester amniyosentez, karından cilt ve cilt altı geçilerek karın boşluğuna, daha sonrada uterusa ve amniyotik boşluğa bir iğne ile girilmesi ve ardından amniyotik sıvının aspirasyonu eklinde yapılır.
Amniosentez ne zaman yapılır sorusuna verilecek cevap bu tarihin geleneksel olarak 16. gebelik haftası civarında olduğudur. 1970'lerden beri elde edilen veriler, gebeliğin bu haftalarında büyük miktarlarda amniyotik sıvının (20 mL'ye kadar) önemli teknik zorluklar olmadan aspire edilebileceğini göstermiştir.
Laboratuvar başarısızlığı riskini en aza indirmek ve yeterli sayıda canlı fetal hücre elde etmek için bu miktarda amniyotik sıvıya ihtiyaç vardı. 1977 de yapılan bir çalışma da amniosentez de fetal hücre elde etme oranı 16 hafta veya daha sonrasında % 94 iken, 15 haftadan öncesinde yalnızca % 82 ile sınırlı kalmıştır.
Daha erken örnekleme yapmamak için bir başka etken de, gebeliğin erken dönemlerinde büyük miktarlarda amniyotik sıvının alınmasının neonatal ortopedik (talipes) ve solunum komplikasyonlarına (ARDS) neden olma olasılığının daha yüksek olacağı inancıdır.
İkinci trimester amniyosentezi önemli bir dezavantajı da, kesin sonucun genellikle sadece 17 gebelik haftasından sonra alınabilmesidir. Teşhis için bu kadar uzun bir bekleme süresi sonrası kadın doğum uzmanı tarafından gebeliğin geç dönemlerinde gebeliğin sonlandırılması önerisi çiftler için çok üzücü olabilir.
Erken amniyosentez (9 ila 14 haftalık gebelik) 1980'lerin sonlarında kullanıma girdi.
Erken amniyosentez, artan gebelik kaybı, kendiliğinden düşükler ve özellikle yüksek anomali sıklığı nedeniyle ikinci trimester amniyosentez kadar güvenli değildir.
Teknik olarak, daha az amniyotik sıvının uzaklaştırılması dışında geç amniosentez ile aynıdır. Ultrason iğnesi kılavuzluğu, nispeten küçük hedef alan nedeniyle işlem biraz daha fazla deneyim ister. 15. haftaya kadar iki ayrı zarın (amniyon ve koryon) varlığı ek bir teknik zorluk yaratır.
Membran füzyonundan önce yapılan amniyosentez, ilk iğnede amniyotik sıvıya ulaşamama olasılığının daha yüksek olmasıyla ilişkilidir, bu da iğnelerin sayısını ve komplikasyon oranlarını artırır. Dış kese yeterli sayıda canlı fetal hücre içermediğinden, yalnızca amniyotik (iç) keseden sıvı alınmalıdır.
Amniosentez gerektiren durumlar kısaca şunlardır;
Amniosentez kesinlikle yapılmaması gereken durum yoktur. Buna karşın yapılmasının hasta için riski artıracağı durumlar vardır. Bunlar;
Amniosentez işlemi, sürekli ultrason rehberliğinde yapılır. Ultrasonografi makinesinin yanı sıra aşağıdaki ekipman gereklidir:
Hasta bilgilendirme ve onam formu alındıktan ve hazırlıklar tamamlandıktan sonra işlem başlatılır. Teknik, ultrason kılavuzluğunda serbest iğne tutan el yöntemiyle gerçekleştirilebilir veya proba takılan kılavuzlu bir iğne kullanılabilir. Sürekli ultrason rehberliğinde amniyotik boşluğa girmek için 20 gauge ila 22 gauge spinal iğne kullanılır.
Amniyotik zarın gerginliğini önlemek için amniyotik boşluğa sıkı bir şekilde girilmesi önerilir. Amnion boşluğuna girildiğinden emin olunca, amniyotik sıvı yavaşça aspire edilir. İlk 1 ml ila 2 ml amniyon sıvısı, maternal hücre kontaminasyonu şansı en yüksek olduğu için atılır.
Karyotip testi için yaklaşık 18 ml ile 20 ml amniyotik sıvı gerekir ve enzim eksikliği testi için 2 ml ila 5 ml gereklidir. Yeterli amniyotik sıvı elde edildikten sonra iğne çıkarılır.
Plasenta yoluyla amniyotik boşluğa girişten kaçınılmalıdır, çünkü bu, özellikle Rh negatif kadınlarda fetomaternal kan geçiş riskini artırır. İşlemden sonra fetal kardiyak aktivite doğrulanır. Rh negatif gebeliği olan kadınlarda anti-D uygulaması gereklidir.
Deneyimli ellerde amniosentez riski minimumdur. Amniyosentez ile hem maternal hem de fetal riskler yaşanabilir.
Amniyotik sıvı elde etmek için 3 veya daha fazla iğne girişi yapıldığında komplikasyon riski yüksektir. İdeal koşullarda, 2 denemede yeterli sıvı numunesi alınmazsa, işlem 24 saat ertelenmeli ve daha sonra tekrar denenmelidir. Deneyimli ellerde, yılda 300'den fazla işlem yapan uygulayıcılarda risk daha azdır.
Yapısal malformasyonlu fetüs taşıyan kadınlar da, miyom varlığında, retroplasental hematomda, obez kadınlarda, işlem sırasında vajinal enfeksiyonu olan kadınlarda, düşük yapma riski daha yüksek olan kadınlarda fetal kayıp riski daha yüksektir. Hastaların% 86 sında amniyosentez güvenli ve komplikasyon içermeyen bir işlemdir.
Koryon villus örneklemesi yada koryon villus biopsisi doğum öncesi genetik test için gebeliğin 10-13. Haftaları arasında plasental dokudan biyopsi alınması işlemidir.
Koryon villus örneklemesinin temel avantajı, gebelikte erken genetik sonuçların elde edilmesidir. Bu bilginin erken elde edilmesi hastalara obstetrik tedavi ve öneriler için vakit kazandırır. Sonuçlar anormal ise daha erken ve daha güvenli gebelik sonlandırma yöntemleri için danışmanlık arama fırsatı sunar.
Her yaştan kadına anne yaşı veya diğer risk faktörlerinden bağımsız olarak tarama veya tanısal testlerle genetik bozukluk için doğum öncesi değerlendirme sunulmalıdır. Doğum öncesi genetik testler tüm anormallikleri belirleyemez, bu nedenle testler hastanın riskine, üreme hedeflerine ve tercihlerine odaklanmalıdır. İdeal olarak, genetik testler ilk gebelik muayenesinde tartışılmalıdır.
Koryon villus örneklemesi yapılması gereken durumlar şunlardır;
Antikoagülasyon yani pıhtılaşma önleyici tedavi alan hastalarda işlemde dikkatli olunması önerilir. İşlem daha şiddetli fetal hemolitik hastalığa neden olabileceğinden, annenin duyarlanması göreceli bir kontrendikasyondur. İnsan immün yetmezlik virüsü (HIV) ve hepatit (sarılık) gibi kanla bulaşan bulaşıcı hastalıkları olan gebelerde işlemin anneden bebeğe hastalık bulaş riskini artırdığı konusunda hasta bilgilendirilmelidir.
Koryon villus biopsisi işlemi aseptik bir teknik kullanılarak sürekli ultrason rehberliğinde gerçekleştirilir. Bir ultrason cihazı yanı sıra aşağıdaki ekipman gereklidir;
1- Karından (transabdominal) yaklaşımda
2- Vajinal (transservikal) yaklaşım
Koryon villus örnekleme işlemini gerçekleştirmek için kullanılan yol kadın doğum uzmanının tercihine bağlıdır, ancak plasentanın konumu kararı etkileyebilir.
Transabdominal yaklaşımda plasentanın en uzun eksenini açığa çıkaran ideal bölge belirlenir. Hasta sırtüstü yatırılır ve karın klorheksidin veya iyot solüsyonu ile temizlenir. Steril örtüler yerleştirilerek steril bir alan oluşturulur. Lokal anestezik kullanılabilir.
Sürekli ultrason rehberliğinde plasentaya 18 veya 20 gauge spinal iğne yerleştirilir. Stile çıkarıldıktan sonra, örnek toplama sıvısı içeren 20 cc'lik bir şırınga iğnenin ucuna takılır. Negatif basınç yaratılır ve iğne, dokuyu toplayarak plasentada yukarı ve aşağı hareket ettirilir. Örnek toplandıktan sonra, yeterli koryon villuslarının aspire edildiğinden emin olmak için değerlendirilir.
Transservikal yaklaşımda hasta jinekolojik muayene pozisyonuna getirilir ve vajinaya steril bir muayene spekulumu yerleştirilir. Serviks yani rahim ağzı bir iyot solüsyonu ile temizlenir. Kateterin geçişini kolaylaştırmak için rahim ağzının ön dudağına tek dişli tenakulum tutucu uygulanabilir.
Sürekli ultrason rehberliğinde, plasentaya bir transservikal CVS kateteri yerleştirilir. Kateter, ultrasonda tanımlanabilen, ekojenik uçlu görülebilir bir kılavuz tel içerir. Uygun konuma geldikten sonra yol gösterici çıkarılır ve kateterin ucuna hücre toplayıcı sıvı ortam içeren 20 cc'lik bir şırınga takılır ve negatif basınç oluşturulur.
Prosedürü sonlandırmadan önce numune yeterlilik açısından değerlendirilir. Transservikal CVS, küçük biyopsi forsepsleri kullanılarak da yapılabilir.
CVS testi yaptıran hastaların Doku örnekleri, geleneksel karyotip, floresan in situ hibridizasyon ve kromozomal mikroarray dahil olmak üzere kültür ve ileri testler için genetik laboratuvarına gönderilir. Hızlı değerlendirme sonuçları 2 ila 4 günde ve kültür sonucu ise 1 ila 2 hafta içinde alınır.
Aileler doktorlarıyla tanı ve tedavi seçeneklerini tartışmalıdır. Koryon villus biyopsisi yaptıran kadınlar da ultrason muayeneleri yapılabilir ve kanda MSAFP açık nöral tüp kusurlarını taramak için gebeliğin 16. haftasında bakılabilir.
Koryon villus örneklemesinin riskleri amniyosentezinkine benzer ve gebelik kaybı, kanama, enfeksiyon ve membranların erken yırtılmasına neden olabilir.
Gebelik kayıp oranı ultrason rehberliği, doğru teknik ve artan tecrübe ile azalmış olmakla birlikte koryon villus örneklemesinin uzun bir öğrenme eğrisi vardır.
Koryon villus örneklemesinin komplikasyon oranlarına bakacak olursak transabdominal yaklaşım kullanılarak 14 gün içinde yüzde 0.7, 30 gün içinde yüzde 1.3 ve hamilelik sırasında herhangi bir zamanda kayıp için yüzde 2 toplam fetal kayıp oranı tespit edilmiştir. Amniyosentez grubunda 14 gün içindeki toplam fetal kayıp oranı yüzde 0,6 civarındadır.
Artmış fetal kaybı etkileyen faktörler arasında;
Koryon villus örneklemesi ile vakaların % 1-2'sinde ortaya çıkan sınırlı plasental mozaisizmi tanımlama olasılığı vardır. Bu, plasentanın kromozom yapısı ile fetüs arasında bir tutarsızlık olduğunda ortaya çıkar.
Vakaların% 10'unda fetüs gerçekten mozaiktir, ancak, mozaiğin bulgusu, artmış plasental fonksiyon riski ve fetal büyüme kısıtlaması ve maternal hipertansiyon gibi perinatal komplikasyonlar ile ilişkilidir. Mozaizism ikinci trimesterde amniyosentez takip etmelidir.
Kol, bacak gelişim kusurları ve alt-üst çene gelişim bozukluğu literatürde koryon villus örneklemesinin riskleri olarak tanımlanmıştır. Erken CVS (gebeliğin 10. haftasından önce) bu komplikasyonlar için bir risk faktörü olarak belirtilmiştir.
Kol, bacak kusurları riskinin 10.000'de 6 olduğu tahmin edilmektedir, bu genel popülasyon riskinden farklı değildir. Risk düşük olsa da, CVS 10 haftadan önce düşünüldüğünde hastalara riskler hakkında bilgi vermek önemlidir.
Kadınların %32 kadarında vajinal lekelenme bildirilmiştir ve transservikal CVS'den sonra vajinal lekelenme daha yaygındır.
CVS sonrası kültürdeki başarısızlık, amniyotik sıvı sızıntısı veya enfeksiyon insidansının% 0,5'in altında olduğu bildirilmektedir.
Koryon villus örneklemesi, gebelikte erken tanı testi olarak güvenli ve kabul görmüş bir seçenektir. Deneyimli bir ekip ve ultrasonun sağladığı görüntünün iyleşmesi ile komplikasyonlar minimum düzeydedir. Koryon villus örneklemesinin sonuçları ailelerin hamilelikleri hakkında bilinçli kararlar vermelerine yardımcı olur.
Hastanın tarama testlerinin amacını ve tarama ile tanısal testler arasındaki farkı anlaması önemlidir. Geri döndürülemez kararlar alınmadan önce pozitif bir taramanın ardından bir teşhis yada tanı testi yapılmalıdır. Aynı şekilde, hastaların, negatif bir tarama testinin bir garanti olmadığını anlamaları gerekir. Bu sonuca ulaşmak için, hastalara test duyarlılığı, özgüllüğü ve pozitif öngörü değerleri konusunda danışmanlık verilmelidir.
Çoğul gebeliklerde hiçbir tarama testi tekil gebeliklerde olduğu kadar doğru değildir. Fetal kromozomal tanı için tarama testleri, fetal ölüm kanıtı varsa veya fetüslerden birinde ultrasonda tanımlanan anormallikler varsa yapılmamalıdır.
Ebebeynlerden gelen kromozomal taşıyıcılık taraması genellikle spinal musküler atrofi, kistik fibroz, hemoglobinopatiler, frajil X sendromu ve Tay-Sachs hastalığı için önerilir.
Ultrason bulguları yumuşak belirteçler olarak kabul edilir ve yalnızca kromozomal anomali taraması için kullanılmamalıdır.
Fetal DNA testi Türkiye 'de yapılıyormu?
Evet, Fetal DNA testi Türkiye 'de yapılmaktadır.
Anne kanından fetal DNA testi yaptırıp yanlış çıkan varmı?
Bu olasılık %0.6 dır.
Fetal DNA testi fiyatı?
Fetal DNA fiyatı firmaya ve hangi ülkede yapıldığına bağlı olarak 2500-4000 tl arasında değişmektedir.
Nifty test sonucu kaç günde çıkar?
Nifty test sonucu en erken 7 ile 10 gün arasında çıkmaktadır. Bu süre farklı firmalarda 15 güne kadar uzayabilir.
Nifty testinde cinsiyet belli olur mu?
Fetal DNA testinde cinsiyet kromozom hastalıklarına bakıldığı için cinsiyet belirlenebilir Türkiye de cinsiyet bildirilmesi yasal değildir.
Fetal DNA testi devlet hastanesinde yapılıyor mu?
Fetal DNA testleri SGK tarafından ödenmemekte ve devlet hastanelerinde yapılamamaktadır.
Referanslar
önder bey ben aksaray tıp fakultesınden hastanızım 11. haftada vajınal ultrasonla cinsiyete erkek demiştiniz 21. haftaya gırdım ama hala tekrar gostermedı kendını vajınal ultrasonda yanılma payı var mıdır ?
Pozisyona bağlı olarak görülememiş olabilir. Ultrason sırasında beklenirse görülme imkanı vardır.